16 Mart 2015 Pazartesi

ABD- new york

AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ
15.03.2015 12:22
Amerika'ya iki kişilik gidiş-dönüş biletleri delta hava yollarından 1500 $ 'a almıştık. ama 6-7 ay öncesinden almıştık. yazın haziran -temmuz aylarındaydı seyahatimiz.(çok ucuz:)) neyse gitmeden bir de new jersey de bir otel odası da ayarlamıştım. daha doğrusu bir motel odasıydı. hani şu tv. de çokça gördüğümüz yan yana odalar ve tek ortak bir balkona bakan kapıları vardır ya işte onlardan. şöyle ki;

neyse oda fiyatları 30 $ kadar birşeydi. 3 günlük tuttuk zira new york'a daha fazla vakit ayırmamıştık gezmek için. bu arada gidiş-dönüş uçak istanbul- new york  atatürk ve  kennedy havaalanları üzerinden oldu. jersey de hemen new york şehrine bitişik zaten.  ancak seyahatimiz sadece new york ile sınırlı değildi. planımızda; niagara şelaleleri, chicago, san francisco, los angelos, miami, washington dc de vardı. buralardan da sırasıyla bahsedeceğim. 
bizi havaalanında serdar (iş arkadaşımın amerikadaki kaçak oğlu:)) karsıladı. ama havaalanından toplu taşıma var. otobüsler (4.terminalden)2.5 $ tek kullanımlık veya 5$ air- train ile 40-45 dakikalık bir yolculukla manhattan a varabilirsiniz. manhattan, new yorkun kalbi sayılabilir. burası meşhurözgürlük heykelinin olduğu liberty adasına, amerikaya ilk gelen göçmenlerin vatandaşlık işlemlerinin yapıldığı ellis adasına ve başka diğer adalara gidebileceğiniz feribotların kalktığı, meşhur konserlere ev sahipliği yapan  times square  meydanının bulunduğu, dünya parasının kontrol edildiği wall street borsasının olduğu, adeta gökdelenler ormanı görüntüsündeki bir adadır. şöyle ki;



motelimiz manhattan a bir lincoln tuneli uzaklıkta diyebileceğim otobüsle yarım saat mesafedeydi. tabi manhattan ada ama ana karaya tunellerle(lincoln ve holland)  ve köprülerle (brooklyn ve washington gibi..) bağlantısı olan bir ada.  trafik burada da problem ama bence istanbul dakini tanımlamak için farklı bir terim üretmeliyiz...
dediğim gibi biz haziran sonuna doğru gitmiştik o yüzden şehir oldukça kalabalıktı. ilk günümüzde adalara feribotla yolculuk yapalım istedik. yaptıkta. ama ellis veya liberty adasına değil . önce adam başı 17$ olan üç kişilik her iki adaya da giden tur biletlerini battery parkta bir gişeden aldık. sonra ferry ye binmek istediğimizde gördük ki bir kuyruk var aman yarabbi 3 saat falan beklemeden binmenin imkanı yok. sonra serdar "boşverin staten adasına giden ferryi yakalayalım o da bu adaların önünden geçiyor, sıra yok ve bedava" dedi. "ee biletleri napıcaz" deyince ayrıca bilet gişesi önünde bekleyen kalabalığın arkalarındaki üç kişiye alış fiyatına geri sattık.:) onlar da sayemizde beklememiş oldular.ardından atladık feribota... gerçekten hoş bir yolculuk sonunda adaya vardık. okyanusta ki ilk  seyahatimdi. ama belirtmem lazım bizim marmara veya ege akdeniz bambaşka. okyanuz suyu bulanık yeşilimsi renkteydi. kirli nehir suları gibi.  adanın içi kısımlarını gezmedik. sahil kesiminde fazla uzaklaşmadan yürüyüş yaptık. buranın ilk göçmenleri olan  hollandalılar kurmuş adayı. (tabi kızılderilileri çatışmayla adadan atarak..) sanırım meşhur olduğundan, herkes bira içiyordu. ama her türden restorana raslamak mümkün. mutlaka seveceğiniz bir tat bulacağınızdan eminim. ayrıca adada konaklama imkanları da oldukça fazla. bir daha gidersem staten island da konaklamak isterdim. adanın netten bulduğum güzel bir resmini paylaşmak istiyorum.






bu da bindiğimiz ferry.

neyse bir saat kadar vakit geçirdikten sonra tekrar aynı ferry ile manhattana döndük. 
arabayla giderken meşhur wall street boğası..
brooklyn köprüsünden geçerken.. yaa  köprü çok estetik. mimar zevkli adammış. arabadan bu kadar görünüyor.  hemen her  köprüde yayalar ve bisiklet sürücüleri için yollar var.

verrazano köprüsü..

yemek için new york ta bir çok seçenek var. türk mutfağı da bunlardan biri. ayrıca meraklısına italyan, fransız, çin, kore ve ortadoğu lezzetlerinin yanısıra hamburger, hotdog ve sandwich çeşitleri de seçenekler arasında. biz döner yemiştik. :) serdar ısrarla bizi oraya götürdü. sanki amerikadan türkiyeye  geldik te ..:) döner sanırım bereket dönerdi. (houston street'te) eh fena sayılmazdı.
ertesi günü, long island'a stony brook üniversite kapüsüne gittik. serdar'ın okuduğu yer.:) giderken yol üzerinde sanırım cemaat okullarına ait olan bir camide durakladık. doğası gerçekten çok güzeldi.
sinop gibi yolun her iki tarafı da denizdi. 




deer park yolu üzerinde bir okul-cami gibi bir şey. yakında çektiğim videoyu  buraya yükleyeceğim. 


evet arabada giderken karşımızda duran şey eski bir deniz feneri.dediğim gibi yolun iki tarafı da su olduğundan bu da, bu kıyı şeridinde eskiden denizcilerin yanılmasını önlemek için inşa edilmiş iki adet deniz fenerinden biri. 

hala gidiyoruz. sanırım 2 saate yakın gitmiştik. yalnız köprülere dikkat çekmek isterim. birbirine paralel iki ayrı otoyol şeklinde!
başka bir fener!

o gün öğlen serdarın tanıdıklarıyla buradaki bir eve konuk olduk. bahçede yüzme havuzu olan şirin bir evdi. sanırım buralar biraz kalbur üstü tabir edilen insanların bolca bulunduğu bir yerleşim yeri. zira sadece evler ve mahalleyi gezmek bile keyif veriyor. neyse, çay+sohbet+karpuz falan derken üniversite kampüsüne gittik. kampüs içindeki göl, kuğular, ördekler ve her tarafta uçuşan ateş böcekleri bana küçüklük anılarımı canlandırdı. siz hiç ateş böceği gördünüz mü? 


akşam serdar bizi çalıştığı fast food mekana götürdü ve bu sefer de  sandwich türü yemek yedik.:)
new york metrosunda ilginç bir ayrıntıyı sizlere aktarmak istiyorum. rayların olduğu yerde nasıl anlatsam, treni beklerken tam tren yolu kenarında yukarıda aralıklı şekilde, piyano tuşları gibi dizilmiş ve elini kaldırdığında ışığı yanarken her birinden ayrı bir nota çıkacak şekilde ses veren bir çeşit oyuncak (diyeceğim artık) vardı. şöyle ki;


sonraki gün ilk olarak empire state binasına çıkmakla başladık güne. mevsiminden midir nedir oldukça fazla meraklısı vardı. bu arada 20$ çıkış ücreti ödemiştik. binadan çıkışta hemen caddenin karşısında bir hediyelik eşya satan dükkandan 10 tanesi 10 $'a üzerinde new york sembolleri olan, beyaz, bisiklet yaka penye t-shirtler almıştık. evet yanlış okumadınız tanesi 1$. ayrıca şöyle bir ayrıntı dikkatimi çekti burda birçok kişi ayakkabı yerine parmak arası terlik giyiyordu. hatta bunu sadece salaş değil, şık kıyafetlerin altına giyenlerine de rastladım. ee naptım? gittim ben de ne alırsan 99 cent olan mağazaların birinden kendime 99 cente bir parmak arası terlik aldım. inanır mısınız nerdeyse bütün amerika'yı  bu terliklerle dolaştım diyebilirim.:) zaten giderken de yanımıza sadece bir sırt çantası almıştık. 

empire state önünde:)

içinde:)



times square meydanında lady gaga nın konseri öncesi tiplerden..

serdar'la  akşam yemeğinden..
new york' ta son akşam astoria park'taki cazzz konserinden..
yarın niagara falls'u anlatacağım..








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder