8 Eylül 2016 Perşembe

DOĞU KARADENİZ(east black sea region)

TRABZON- RİZE- GİRESUN- ORDU

Gezimize  hava alanını kullandığımızdan trabzon la başlayıp yine trabzon la bitirdik. ilk gün akşam yer ayırttığımız öğretmen evine yerleştikten hemen sonra trabzon un meşhur caddesi uzun sokağa çıktık. burası bütün anadolu kasabalarında görebileceğiniz yerlisinin tur atmak için tercih ettiği, içinde yemek yeme yerleri, cafeler, mağazalar ve eğlence mekanlarını barındıran popüler cadde işte. haa güzel miydi diye sorarsanız bence değildi.. ama tavsiye üzerine akşam yemeğini yemek için tercih ettiğimiz  mekanda pidelerin lezzetine diyecek laf yoktu. doğrusu çok güzeldi. Hadi mekanın adını da vereyim: çardak pide! 
ardından meşhur boztepe ye çıktık. epey kalabalıktı. bildiğiniz şehri yukarıdan seyreden tepe üzerinde ki  çay bahçesi. akşam karanlık  olduğundan fazla bir şey seçilmiyordu. boş masa yoktu. servis çok yavaştı. hava aşırı sıcak ve nemliydi. falan işte..:)  bir saat falan sonra odamıza geri döndük ve yarın ola hayrola dedik yattık.
we start and finish our journey with Trabzon because we use the airport there. first day we stay in a ministerial  guest house for teachers in central trabzon. (it is cheaper compare with other hotels) after we had checked in we immediately went out for dinner. there is a famous street full of shops, fast food centers, patisseries and restaurants   in the name of "uzun cadde"like any other cities in Anatolia. of course it is not the ones in istanbul or other big cities. we had our dinner in "çardak" at the recomendation in this street. yes it was a good advise. i also highly advise!
and than we went to the hill named "boztepe". it was quite crowded. it is an ordinary hill with a view of city  with cafes. there was no empty table to sit. it was quite moistured weather in spite of the altitude.:) than we could get a table to sit but the servise was quite slow too. so after we had had an hour there we went back our rooms and fell asleep.

sümela manastırı! sümela monastry!

sabah rize yönüne giderken tadilatta olduğunu bilmemize rağmen tabelayı görünce cazibesine dayanamadık ve bari uzaktan da olsa görelim diyerek maçka yolu üzerinde 48 km yaptıktan sonra ancak vardık. son 10 km tırmanış olduğundan varmamız 1 saat ya da biraz fazla sürdü. ama iyi ki de gelmişiz dedik. doğası uzaktan da olsa manastırın ihtişamı görmeye deydi.
we decided to visit "sümela monastry" when we see the nameplate on road to Rize.  although we know there are retrofit works there we wanted to see it from far at least. it is on the 48. km road to Maçka. when we saw the monastry and the surrounding area we thought that "yes we did the right thing". 

evet kızlar bir güzellik gördüler mi resim çekme telaşına düşüyorlar..:) nasıl yakalamışım ama?!
girls! :) good catch!


                                              milli parkın içinde küçük bir şapelin girişi.. in the national park in front of a chappel.


artık ayrılma vakti ve bizi kemençeyle uğurlayan  amcam..:)) time to leave. the man in his national costume saying goodbye us with kemancha! no it is just for posing. she can not play at all:)



 hoşçakal sümela! goodbye sümela!


milli parkın içinde yolda giderken şelale de var. bir resim çekilmeden ayrılmayalım dedik. there was a small fall too on the way back. 


sonra daha komik bir şey yaptık. bir 50 km daha gidip hamsiköy de sütlaç yedik iyi mi? ama doğrusu çok güzelmiş:)) than we did a stupid thing! we drove away another 50 km on the same rota and reached a village "hamsiköy". it is famous for its dessert "sütlaç" yes it was great! 

 

 sütlaç bitince vakit kaybetmeden rize tarafına sürdük. artık bir daha ki durağımız fırtına deresinde rafting için oldu. ayder yolu üzerinde 8. km de rafting için durduk. kişi başı 50 tl verdik. unutulmayacak bir deneyim yaşama fırsatımız oldu. ve de epey bi mücadeleden sonra  4 bot içinde birinci olduk. şaşırmadınız di mi? :)  şiddetle tavsiye ederim.!!
than we continue to Rize. our next stop is rafting in "fırtına river" on the way to "ayder highland". it was a great experience. and we were the first boat in the end.!:) not a suprise ha? i highly recomend.!

 
suda telefonlar ıslanacak diye öncesinde bir resim çekebildik. :)) before the rafting!

 bu arada mekan da oldukça güzel. yemek, dondurma, çay,  kahve için süper. by the way the surrounding area of the rafting place is great to have a supper or  a break.

buradan da ayrılınca yola devam ettik. ayder e gidip otele yerleşeceğiz. now time to leave for "ayder".!

 
otelimiz oldukça rahattı. memnun kaldık. rezervasyonu bookingten yapmıştık. konfora kıyasla hesaplıydı da.
akşam olunca hem akşam yemeği yemek hem de çevreyi keşfetmek için çıktık. aa bi de ne görelim zipline!!
our hotel is small, considerably cheap and a good one . we liked it.
we went out in the evening for dinner and zipline. it is enjoyable. 

  
  kişi başı 15 tl verdiğimiz bu küçük eğlenceyi hepimiz yaşadık. :)) vadiyi kayarak geçerken bir şelale de gördük. tavsiye ederim.!!
  sonrasında girdik bir yere ve yöresel ne yemek varsa söyledik donattılar masamızı.. fasulye turşusu kavurması, kara lahana çorbası, köfte, mıhlama...:)) ayyy ayıp oldu mu şimdi?

 ertesi sabah oteldeki kahvaltımızdan sonra giresun a doğru yola çıktık. orda duygu ile buluşacağız. bize ordu -giresun u gezdirecek. bu arada duygu bizim gruptan gizem in ilkokuldan arkadaşı..:))
15 liras per person. we all did it. while you are sliding on it you will see a fall too in the beautiful valley. 
than we tried most of the traditional food in a restaurant. some of them are mıhlama, fasulye turşusu kavurması, köfte, lahana çorbası.. they were really delicious!
next morning before Giresun we wanted to visit "zirkale" near this highland. and than we will meet a friend of Gizem. she will guide us in Giresun and Ordu cities.


tabi hazır buralara gelmişken, tavsiye üzerine  pokut yaylası tarafında zirkale ye de uğradık. 
kale ilk olarak 1200 lü yıllarda ticaret yolunu koruma amaçlı ahşaptan yapılmış.
before we set off we wanted to visit "zirkale" in "pokut highland" whish is near hear. the "zirkale castle" was made of wooden first for defending the region  in 1200's.



sonrasında taştan tekrar yapılmış ve kaya gibi de sağlam görünüyor. hemen yanında bir cafe de var. aslında bu muhteşem manzaraya karşı  bir kahve molası verecektik ama bir kaç turist minibüsü gelince birden bire doldu. biz de ayrıldık. :(
than they constructed it again from stone. and now it looks very strong with its majestic aperiance in this fabulous area. there is also a nice cafe by the castle  for a cup of coffee but we decided not to have it after a few of minibuses full of visiters had come.


sahile inerken resimdeki gibi taş köprülerden epey gördük. we saw a few of this stone bridge on the streams and its brances.

suya hiç dayanamam. can't resist water!bu eve nasıl gidip geliyorlar acaba? how do they go to  that house on the hill?

  
sahil yoluna inişte güzel köşeleri de es geçmedik hani..:) anothet one!



 ordu ya gitmeden trabzon da uzungöl ü de unutmadık.  oldukça turistik olan bu yer o kadar kalabalıktı ki doğal güzelliğini daha sonradan çektiğimiz fotoğraf karelerinden fark ettik desem abartmış olmam heralde. :(
yaa böyle bir yere lunapark gokart konur mu yaa?!! gölün etrafında bir tur attık. bir de laz böreği yiyelim dedik. demez olaydık. zaten yemeden iade ettik. zira ekşimişti.! her neyse etraf hediyelik satan dükkanlarla dolu. birkaç ufak tefek şey de alıp kaçar gibi ayrıldık.
before Ordu we also wanted to visit "uzungöl" another popular place in Trabzon. it won't be an exaggeration, if i say "it is so crowded that we realised its beauty from the photos after we had left there.!", actually there must not be a fan fair or a go-kart facilities in this beauty! after we had had a quick tour around the lake we immediately left the place.:(

tekrar trabzon merkezdeyiz. atatürk köşkü ne çıkalım dedik. ehh güzelmiş. işte size birkaç resim.. again the central Trabzon. this building is Atatürk's house. now it is a museum. 


akşam üzeri trabzon merkezde önceden ayırttığımızı sandığımız  öğretmenevinin aslında rezerve edilmemiş olduğunu anlayınca (bu trabzonlular yok mu!!) bir telaşla yeni bir yer aramaya başladık. herkes cep telefonuna sarıldı nihayetinde yakındaki adacık öğretmenevi nde dördümüze bir oda bulabildik. hemen halk plajının bitişiğindeki bu yer aslında fena görünmemekle birlikte giriş kattaki dört yataklı konforsuz oda camı da kapayınca iyice bir eziyet oldu ama neyse geceledik artık çaresiz.
tek iyi yanı 27.5 tl olması!  gizem! bu sanaydı. kulakların çınladı mı?:))
in the evening we realized that we coulnd't make reservation complited for the guest house there. so all of us hurried to find a proper place searching  the mobiles. in the end we found a room with four beds in a teachers guest house on the coastal line road near Trabzon.  the best thing was its price. it was cheap. (27.5 TL per person):) 

  uzaktan trabzon kalesi. Trabzon Castle from far!
 
 adacık öğretmenevi nden ayrıldıktan sonra yolda kahvaltı molası verdik.
after a tyring night in the guest house we left the there early in the morning and we saw this pretty restaurant by the road and stopped for this  great breakfast.



 nihayet giresun dayız. we are in Giresun in the end.

  şehir merkezi. city centre.
burada da giresunlular ın turlamayı sevdikleri bir cadde var. gazi caddesi! biz gezmedik. onun yerine kaleye ve adaya gittik.
"gazi caddesi" is the famous street in Giresun for shopping or having meals. but we visited the castle and the island in stead of shopping.
               

      giresun kalesi! from the castle!


haydi giresun adası na kalmasın bir iki..:) şaka bir yana tekneyi bizim için beklettiler. ee tabi limanda çalışan dayımız olunca:))
than we cought the ferry to island.(they stopped the ferry for us for a few minutes:))


adada ki hamza taşı. eski çağlardan kalma bu adeti hala daha sürdüren giresunlular bahar gelince bir dilek tutup bu taşın etrafında 3 tur atarlarmış. ilginç! tabi taş kıyıda olunca adayı turluyorlar çaresiz.
"hamza stone" in the island.! people in the city were circumambulating the isle (for this  stone) for their wills come true when the spring had come. they say, some of them are still doing the same now. 


adada su çıkmıyor ve yaşayan kimse yok. ama tarihi antik çağlara kadar uzanıyormuş. zira içinde bir zamanlar hristiyan din adamları hala kalıntıları bulunan manastırda yaşamışlar. kazı çalışmaları halihazırda devam eden adada bize bir de sürpriz yaptılar. amazonlar!  :) sanırım tiyatro oyuncularıydı. resim çekmek isteyen turistler  için oradalar.:)) karadeniz in sinop-samsun arasındaki bölgede resmi kayıtlara göre gerçekten de amazonlar yaşamış. yaklaşık iki saat  süren rehber eşliğindeki ada maceramızdan sonra tekrar şehirdeyiz.
no water spring in the isle. but in the encient time people were carrying it here. and the history of the isle is very old. they are still carving for the artifacts. you can see the ruins of the walls of an old monastry from the begining of the last millenium as well. according to the official historical records "amazons"  lived here! especially between Samsun and Sinop coastal line area. about two hours tour with guide will end after 40 minutes with a chance to have a pic. with amazons there. i think they are students of a theatre school or something.:)

ee bir balık yiyelim artık! now! time to go to a sea food restaurant.

ayrıca bir sürü çeşit ot kavurmaları da aldık balığın yanına. birinin adı kaldürüktü. bir diğeri taze bezelye kavurmasıydı. biri mücvere benziyordu. diğeri diken ucuydu. biri kiraz kavurması ve biri de taflan kavurmasıydı. hoohh biri hariç hepsini hatırladım!! ama tatlının adını unuttum.:)) buralarda meşhurmuş. otlar neyse de sütlü kadayıf tatlısını şiddetle tavsiye ederim.
beside fish we had traditional vegetable dish too. and of course dessert. dessert was great on the left hand side. highly recomended!

                                          tuğba napıyosun orda?!! what is she doing there.!:)

Duygu  bizi  önce ordu boztepe ye çıkardı. teleferikle çıktık. şehir güzeldi doğrusu.
Duygu (our host in Giresun and Ordu cities) guided us to "ordu boztepe" with ropeway.


 teleferikte boztepe ye çıkarken..  in the the ropeway!


 ordu boztepe

 
 ordu manzarasına nazır  casablanca da dondurma keyfi! than in the evening we had icecream in casablanca!

o gece duygu nun evinde kaldık. buradan kendisine tekrar teşekkür ediyorum.  harika bir ev sahipliğinin yanısıra çok vefalı bir dost ta aynı zamanda. ertesi sabah hazır bu kadar yakınken  gizem in köyünde amcasının,  halalarının evine uğradık ve son olarak babasının mezarını ziyaret ettikten sonra akçaabat a geri dönmek üzere  tekrar yola çıktık.
we stayed night in Duygu's house. she was so kind and helpful.  after breakfast we visited a village. in this village one of our friends' uncle and two aunts live. so she visited them and her fathers graveyard too after 17 years later. they were so impressing moments.

hadi bu güzel tablodan bir kare paylaşayım.:)
a beautiful pic. from the scene.


 işte bu şımarıklarla beraber gittim karadenize! :))
i was with these spoilt girls! :
artık bir günümüz kaldı. onu da hıdırnebi yaylası nda geçirip eve döneceğiz. burası bizim çalıştığımız kurumda başkanımızın köyü aynı zamanda.
now we have one more night left. so we are setting off for "akçaabat" as we decided before. our head departments' village is there too. so we will visit them as we planned before. 

 yolda sertkaya köyü.  sertkaya village!


hıdırnebi yaylası! hıdırnebi highland!

 kaldığımız ev!  sabah olunca.
in the morning in highland. 

 
 kahvaltı öncesinde kısa bir yürüyüş yaptık. a short walk before breakfast.

başkanımızın ailesiyle toplu bir resim.:)) çok sıcakkanlı insanlar. kaldığımız yere para ödemediğimiz gibi bir de bize fındık, mısır, barbunya falan verdiler. hatıra işte.:)
our head departments family! they were so warm and natural. :) they gave us  some hazelnut, beans and corns as a gift.



                                      
 havaalanında beklerken barbunya ayıklayalım dedik.:) while we were waiting in the airport we shelled the beans:)


ay çok zorlandım bu sayfayı hazırlarken. sayamadığım kadar resimlerin arasından seçim yapmak çok zor oldu. ama neyse ki bitti çok şükür. 
see you in another destination! 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder