29 Mart 2015 Pazar

ABD-miami

tekrar atlantik sahillerindeyiz. miami kuş bakışı uçaktan çok güzel.  hava alanına iniyoruz. havadaki nem o kadar fazla ki hamama girmiş gibi hissediyorum. bir anda bu güzelliğin tesiri yok oluyor. neyse şehir merkezine belediye otobüsüyle yarım saat gibi bir sürede gidiyoruz.
miami
bu sefer motel değil otelde kalıyoruz. otelimiz merkezde neyse ki.:) ama check in yaparken bir türlü adımızı bulamamaları ve işlemin gecikmesi bizi biraz gerdi.

güne kahvaltıdan sonra tekne gezintisi ile başlıyoruz. (otelde şimdiye kadar içtiğim en güzel kahveyi içtim. hemen ekleyeyim, markasını hatırlamıyorum:) sadece colombia kahvesiymiş onu hatırlıyorum.)ve şehrin güzelliği bu şekilde daha iyi anlaşılıyor. tekne gezintisi biraz miami zenginlerinin evlerini tanıtır ağırlıktaydı. zaten bu şehirde, pek öyle tarihi güzellik ağırlıklı da olamazdı herhalde.. jet ski yapmak 100 $ dı. denemedik. ama tekneyle gezerken etrafta bayağı çokça vardı..:(





tekne gezintisinden sonra biraz yüzelim dedik ve palm beach plajına girdik.(plaj o kadar uzun ki, north, west diye bölgelere ayrılmış) fakat yine aynı sıkıntı. bu sefer su soğuk değil ama bulanık ve açılmak yasak. işte biraz yüzdük yani..
bu şehirde insanlar neredeyse çıplak geziyor.:) (fotoğraf göstermeyeceğim.) millet mayo ile sokaklarda rahatça  dolaşabiliyor. ama ilginçtir. otobüse mayo ile binmek yasak. zira şoför binilmesine müsaade etmediği gibi içeride soyunanları da dışarı atabiliyor. bir de özürlü bir insan (bunu bir çok şehirde gördüm) otobüse binerken, şoför çok yardımcı oluyor ve o kişiyi otobüsün ön tarafında bir yere sabitledikten sonra yola devam ediyor. miami de ayrıca bisikletliler de otobüsü kullanabiliyor. bisikletlerini otobüsün önünde bir yere astıktan sonra otobüse biniyorlar. bu asma işlemine de şoför gene yardım ediyor. genelde otelden gitmek istediğimiz yere gitmek için bindiğimiz otobüs yolculuklarımız 10-15 dakikadan fazla sürmüyor. bir de bu otobüslerde ingilizce anons yapılmıyor. ispanyolca anons var. zira ispanyolca konuşan sayısı oldukça fazla. zaten konum olarak ta bahamalar a çok yakın. her gün bahamalar a kalkan tekneler var. bir ara yeltendik ama sonra vazgeçtik..
ertesi gün  miami beach üzerinde holocaust memorial ı ziyaret ettik. burada yahudi kıyımının adına dikilmiş bir anıt vardı. gerçekten sanat eseriydi. büyük yuvarlak nilüferlerle dolu bir havuzun ortasından yükselmiş dev bir el ve bu ele tutunmuş zayıf, çelimsiz bir sürü yalvarır pozisyonlarda, çıplak bedenler vardı. havuzun etrafı yürüme yolu ve ve yol boyu duvarların üzerine tutturulmuş, ölenlerin isimlerinin yazılı olduğu siyah mermer plakalar vardı. denilene göre 6 milyon insan! üzücü. 
resmi daha sonra ekleyeceğim..


netten bulduğum bu video sizi gezmiş kadar hissettirecek sanırım..
işte resim.:)

everglade park miami deki en unutulmaz deneyimimiz oldu. yarın... 
everglade national  park florida da oldukça ziyaretçisi olan doğal bir park. girişler ücretsiz ama tabi içeride tekne gezintisine çıkmazsanız da anlamsız. air boat trip ücretleri yetişkinler için 25$. 30-40 dakika sürüyor. çok keyifli. arada hız da yapıyor. bataklık sazları üzerinde de gidebilen bir tekne. sonrasında gösteri var. gösteride marifetli bir park görevlisi, size kurbağa, kokarca, maymun ve timsah gibi hayvanlarla unutulmaz bir performans sergiliyor. espiriliydi de.:) ayrıca parkta hediyelik satan bir kaç  mağaza ve yemek için yerler de var.







sırf meraklılarına, hadi bir tane daha video yüklüyorum:) 



işte tekneden yakaladığım bir poz daha.
hadi bir video daha.:)


tekneden sonra, timsahla resim çektirmek isteyenler olursa diye, orta büyüklükte bir tanesinin ağzını bağlamışlar. ben kucağıma aldım. bu şekilde de  bir videom var. ) her neyse yaklaşık bir saat gibi bir sürede varabileceğiniz ve harika vakit geçirebileceğiniz bir yer. açıkçası beklentimizin üzerinde bir keyif aldık. iyi ki de gitmişiz. özellikle çocukları olanlar için sanırım eşsiz bir deneyim.  
miami de ayrıca gezilecek yerler arasında miami aquarium u da tavsiye etmişlerdi. burada dünyanın en zengin hayvan koleksiyonunu  olduğu söylenmişti. bir de merak ettiklerimin arasında coral castle vardı. ama o şehir dışındaydı tıpkı gator park gibi. (homestead yakınlarında.) tekrar araba kiralamak istemediğimizden buradan da vazgeçtim.   miami den aktaracaklarım şimdilik bu kadar. sormak istedikleriniz varsa memnuniyetle cevaplarım. washington DC de görüşmek dileğiyle.












26 Mart 2015 Perşembe

ABD-los angelos

bugün, amerikalıların kısaca "la" dedikleri güzel kalifornia nın meşhur şehrindeyiz. oscar ödül törenleri, film stüdyoları, holywood, malibu sahili, beverly hills isimleri ile anılan şehir oldukça meşhur ve oldukça zengin.!
mounth lee
la pasifik kıyısında bir şehir olmasına rağmen iklimi,  hemen yanı başındaki çölden etkilenmiş olacak ki, gündüz ve gece sıcaklık farkı yaz ortasında bile oldukça belirgindi. sabahları ve akşamları özellikle serindi. yani yaz ortası güneşin en parlak zamanlarında  bile bu saatlerde mutlaka kollu bir hırka ya da ceket gerekiyor. aklınızda olsun.! 
gelelim şehrin yukarıda da saydığım yerlerine.. evet la çok hareketli ve oldukça fazla turist çeken bir yer. 

maalesef gene otelimiz merkeze epey uzak olduğu için ve de bu şehirde (ben görmedim pek), toplu taşıma pek gelişmediği için, bu sefer araba kiraladık. araba kiraları oldukça uygun. biz günlüğü 25 $ dan kiraladık. ekstra ıvır zıvır depozito paraları da ödedik ama daha sonra büyük kısmını geri iade ettiler. merkezi yerde bir kısa metro hattı da var. bir birkaç kez bedavaya binmiştik.:) burası zengin bir yer olduğu için midir bilinmez kimsenin bileti kontrol edilmiyor. zaten kimse de, bilet parasına tenezzül etmiyor. ee biz ettik. :) çok keyifli. tavsiye ederim oteliniz  hoolywood bulvarlarına yakın bir yerdeyse mutlaka siz de kullanın metroyu.. her neyse, otellerde zaten kolaylıkla bulabileceğiniz şehir haritası veya yapılacak aktiviteler listesine göre, programınızı şekillendirebilirsiniz.
biz öncelikle, altımızda araba olduğu ve benzinin de buraya oranla oldukça ucuz olması hasebiyle, programımıza şehre uzak birkaç yeri de ekledik. malibu sahili, mounth lee ve big bear lake gibi..


neyse şehir genel olarak iki bulvar etrafında yoğunlaşmış.  meşhur hoolywood ve sunset bulvarları.
malum hoolywood bulvarı; kodak theatre yani oscar törenlerinin düzenlendiği mekanı da içine alan, birçok ünlü sanatçının isimlerinin yazılı olduğu yıldızların kaldırımlarında çakılı olduğu bulvar.
bu cadde üzerinde madam tussaud (londra daki devasa mum heykeller müzesi)gibi bir mumya müzesi de vardı. resim tam olarak buranın girişinden çekilmişti.
tam burada tesadüfen yere bir ünlünün daha yıldızının çakılma merasimine denk geldik.  chuck berry!
"bu da kim" diyenleri duyar gibiyim.:) çünkü aynı tepkiyi ben de vermiştim. ve kalabalıkta olayı görüntüleyen almanın birine bu soruyu sordum. o da sağ olsun bana go johny go şarkısını söylemeye çalıştı. :) şarkıyı duyar duymaz tanıdım. yaşı müsait olanlar hatırlayacaktır. bir zamanların çok bilinen  rock n roll şarkılarından. :) durun size netten bu ünlünün bir resmini ve yapabilirsem de şarkısını paylaşayım. 
chucky!


evvet başardım.!
hoolywood bulvarından bir kaç resim daha..

bu arada bir şeyi daha belirtmek istiyorum. hoolywood bulvarında park parası 20$ civarında ama biraz daha uzak park alanları 8 $ civarı olabiliyor. uzak dediysem 200-300m kadar.(zaten hoolywood kısa bir cadde.)
diğer meşhur cadde olan sunset bulvarının bir ucu hw'a diğer ucu pasifik kıyısındaki santa monica ya kadar uzanır. arada multi milyonerlerin mahallesi beverly hills den geçmek gerekir. burayla ilgili bir videom var paylaşmak istediğim. neyse birkaç resim de ekleyeyim netten.

!!?

evet bu güzel yerlerden geçerek santa monica ya ulaştık. arabayı kıyıya biraz uzakça bir sokağa park edebildikten sonra biraz yüzelim bakalım okyanusta dedik. plaja girdik ama tabi ana -baba günü(hiç sevmem). ilginçtir, herkes plajda oyun oynuyor veya güneşleniyor. kimse pek yüzmüyor. 
santa monica

sebebini yüzmeye çalışınca anladık. su zaten çok soğuk. ayrıca bulanık ve yosun dolu. tabi bir de plaj cankurtaranları var. açılmaya müsade edilmiyor. köpek balıklarını da unutmayalım. (size söylemeyi unutum. san francisco dayken stinson beach 'e gitmiştik. burasının büyük beyaz ların çiftleşme alanı olduğu ve suya girmenin çok tehlikeli olduğu söylenmişti. her yerde  de "shark attack!" tabelaları vardı.) yani bu güzel kumsala aldanmayınız. ööle bizim akdeniz sahilleri gibi değil yani. 
neyse biraz takıldıktan sonra akşam üzeri, malibu ya doğru sahil yolundan devam ettik. evet manzara çok güzel ama burada da aynı sıkıntı vardı. hatta deniz daha pisti. ama tek tük sörf yapanları gördüm. sanırım buranın özelliği yüzmekten çok dalgalı olduğu için sörf yapmak.(tabi dalgıç kıyafetiyle. soğuktan korunmak için)
malibu
sonraki gün, nispeten otelimize de yakın olan bir yere universal stüdyoları na gittik.



arabayı park ettikten sonra , yürüyenleri takip ettik ve bir sürü hediyelik eşya dükkanları, yemek yeme yerleri ve müzik sesleri eşliğinde gişelerin önünde bulduk kendimizi. biz de kendimizi stüdyoların içinde sanmıştık. meğer içeri girmek için adam başı 80 $ ödemek gerekiyormuş. ama eğer sahnelerde sıra beklemek istemiyorsan bu paranın iki katını ödüyorsun ve premium bilet alıyorsun. gezip çıkanlara sorduğumuzda herkes görülesi olduğunu ancak çok kalabalık olduğunu ve bir günde asla bitmeyeceğini söyledi. biz de aramızda kısa bir durum değerlendirmesi yaptıktan sonra içeri girmemeye karar verdik. zira miami ye biletlerimiz bir sonraki güneydi ve 300 $ gibi bir parayı da bu mekana yatırmak istemedik. biraz hediyelik aldık biraz bir şeyler atıştırıp etrafta takıldıktan sonra ayrıldık.
sonra sizinle birkaç resim daha paylaşacağım..
san francisco daki çin mahallesinde çok iyi vakit geçirdiğimiz için, burada da çin mahallesi ve meksika mahallelerini gezdik.. çin mahallesi pek etkileyici sayılmazdı ama meksika mahallesinde eğlence tertiplenmişti. bir de müze vardı gezilecek.(bedava) eski meksika evlerini tanıtan küçük bir yerdi.. ayrıca yemek yeme yerleri de çok cazipti doğrusu.  bir de etrafta gezinen müzisyenler vardı. birkaç müzisyen şarkı söyleyerek etrafınızı sarıveriyorlar..:)

mexican house
akşam yemeklerini  otelimize yürüme mesafesinde olan mexican restoranda yedik. yemekler damak zevkimizde uygundu. 


big bear lake
yaklaşık 250 km uzaklıktaki big bear lake yüzmek, tekne gezileri kısaca su sporları yapmak için dağların arasında cennet gibi bir yerdi. biz de bundan doyasıya faydalandık.
ayrıca nispeten otelimize yakın olan six flags adında bizim vialand tarzında bir eğlence parkına da uğradık. bu bölgeye yakın olan  red lobster tavsiye edebileceğim deniz ürünleri menüsü sunan şık restoranlardan.. 
miami de buluşmak dileğiyle.. mutlu kalın.!




















23 Mart 2015 Pazartesi

ABD-san francisco

merhaba değerli takipçilerim.:) macar bu sefer de san francisco da.. (bu arada, sonunda kendime bulduğum nick name bu. keseli sıçan, göçmen kuş, macarlan, pathfinder, fil faresinden sonra..)

öncelikle belirtmek isterim ki, şimdiye kadar gezip gördüğüm  yerler arasında bence amerika, doğal güzelliği bakımından eşsiz bir ülke. tarihi güzellik, fırsatlar falandan bahsetmiyorum. doğal güzellik bakımından yalnızca. bunun ayrımına  özellikle havadan daha kolay varılıyor. okyanus sularının kara içine sokulumları, sayısız göller, verimli deltalar, ormanlar, dağlar ve hatta çöl gerçekten görülesi.. hemen bizimkilerin itirazlarını duyar gibiyim.("aaa ülkemiz her yerden daha güzel"!.. elbette güzel türkiye mizin  değeri bu tartışmanın dışında ..:)) neyse, ama bana sorarsanız amerika daki en güzel yer de san francisco. doğal güzelliğinin yanı sıra, çok sıcak bir atmosferi de var. lombart street, nob hill, golden gate park, sausalito, alcatras, china town,.. vee fisherman's wharf.  san francisco ya yolunuz düşerse bu saydığım mekanları atlamayınız.
epey bir pazarlık sonunda çin'li bir sahibeden,  tuttuğumuz motel odamız, lombart caddesindeydi. kadın sonunda bana sırf senin güzel yüzün için demişti:). (gecelik çift kişi 60$ dı galiba)
lombart street 
(sırtımdaki 15 kg lık çantayla bu harika yokuşu tırmandıktan sonra varıyorduk motele)
bizim istiklal deki tramvaylara benzer san francisco tramlari..
bu resimde daha güzel görünüyor.
biz en yoğun sezonda gittik buna rağmen motel bulmakta zorlanmadık. eğer fazla konfor düşkünü değilseniz kesenize uygun bir motel odası mutlaka vardır. ama lüks arayanlar için de seçenekler oldukça fazla. meşhur van ness avenue (merkezden okyanus kıyısına kadar uzanan bulvar) üzerinde bir sürü bulunabilir. 
şehir içi ulaşımı belediye otobüsleriyle yaptık. çok sık ve ucuz. ama siz de bizim gibi muir wood veya stenson beach v.s. görmek isterseniz araba kiralayabilir ya da pier(39. iskeleydi galiba) lardan kalkan feribotları kullanıp karşıya geçebilirsiniz. araba kiralamamıştık ama kiralasaydık ta günlük kiraları 25-70 $ arasıydı. belli bir miktar da depozito bırakıyorsunuz ama arabayı teslim ettikten sonra iade ediliyor. biz bunu los angeles ta yaptık. (sabırlı olursanız bir sonraki makalem) sonra tekrar otobüsleri kullanmanız gerekiyor. bir de unutmadan belirteyim, hafta içi sausalito kısmına geçerseniz, muir wood a giden saat başı kalkan otobüsler var. bir de bunların dönüşleri erken bir saatte. sanırım 4pm di. bunu kaçırırsanız (bizim gibi), karşı kıyıya geçmek için düşünmeniz gerekecek.:) çünkü insanlar genelde kendi arabalarıyla gelmeyi tercih ediyorlar. biz kısa bir düşünmeden sonra hemen karar verdik ve otostop çektik. şansımıza 2. araba durdu.:) ha bu arada bu eyalette otostop çekmek te yasakmış iyi mi? bunu da arabasına bindiğimiz amerikalı söyledi.:)
şimdi sizinle feribot yolculuğumuzdan kısa bir videoyu paylaşmak istiyorum..


bu arada muir wood şu meşhur maymunlar cehennemi 2 filminin çekildiği ormanlık alan.


daha bitmedi..

tekrar merhaba. gezi notlarıma girmeden önce, bazı okurlardan aldığım gramer kurallarına uymadığım konusundaki eleştirilere değinmek isterim. uygunsuzluk sadece özel isimlerde ve cümle başlarında büyük harf kullanmamam aslında. basitçe  bu durumun sebebi , bu notların resmi niteliğinin olmaması, benim  özel isimlerin büyük harfle başlamasına şahsi olarak karşı olmam bir de sürekli word programı kullanmam olarak izah edilebilir. :) affınıza sığınarak devam ediyorum.

evet california eyaletine bağlı pasifik kıyısındaki bu yerde mutlaka görülmesi gereken mekanlardan bir diğeri fisherman's wharf. burası adım başı  sokak sanatçılarının sahne aldığı, özellikle deniz ürünleri ağırlıklı çeşitli restoranları, eğlence mekanları ve manzarasıyla ayrılmak istemeyeceğiniz bir yer.

resimleri netten koydum. zira benim çektiklerim bu kadar güzel açılardan değil. ama sizinle paylaşmak istediğim videolar var. 


39. pier
motelden buraya yaklaşık 15 dakikalık bir yürüyüşle gelebiliyorduk. ama sizin konakladığınız yer daha merkezi bir noktadaysa bir otobüse atlasanız da 15 dakikadan fazla uzak değil. 
son bir videoda bir sokak sanatçısının çalışmasını sizlerle paylaşmak istiyorum. şöyle ki;



alcatras adası na sf'da fisherman's wharf tan kalkan feribotlarla ulaşabilirsinizz.. diyeceğim ama biz ulaşamadık zira turistik sezon olduğu için biletleri en erken 3 gün sonrası için bulabildik. (bu arada biletleri 33. pier dan alabilir ve yine buradan kalkan feribotlara binebilirsiniz.) bu da bizim programımıza uymuyordu. şiddetle tavsiye ederim eğer adayı ziyaret etmek istiyorsanız, biletleri mutlaka ya varmadan ya da varır varmaz almaya çalışın.! bu arada kısaca ada; meşhur gangster alcapon'un da ikamet ettiği şimdilerde müze olarak kullanılan hapishanesiyle ünlü bir yer. söylentiye göre buradan kaçmak imkansızmış. deneyenler olmuş tabi ama hiç biri başaramamış. adanın etrafındaki güçlü akıntıların yanı sıra, kendi tabirleriyle "kemik donduran" suyu da yüzmeyi olanaksız hale getiriyormuş. bu arada ben sahilde balık adam kıyafeti giymiş çılgın(diyeceğim artık!) bir yüzücüyü, kıyıya paralel yüzerken de görmedim değil yani. ayrıca bir hususa daha  değinmek istiyorum. biz tam yazın ortasında burada olmamıza rağmen sadece suyu değil havası da buz gibiydi. biz yaz mevsimi diye fazla kalın kıyafet getirmemiştik ama orada birer mont satın almak zorunda kaldık. hava açık güneşli ama özellikle karardıktan sonra buz gibiydi. mutlaka kalın kıyafetler götürmeyi unutmayın.!!


montlara dikkat!
biz de sausalito ya giden feribotla giderken yakınından geçmekle yetindik. alcatras ın!
bu resimde "ada" arkada görünüyor.
bir de çin mahallesi var. alışveriş için ideal. bazı çinliler ingilizce bilmiyorlar bile. ama bir şekilde anlaştık. :) aman mutlaka pazarlık yapın. zira yapmaya çok müsaitler. bazı şeyleri nerdeyse yarı fiyatına indirdik. her şey bulabilirsiniz burada. hediyeliklerden tutun da kıyafet, çanta, ayakkabı hatta ev eşyası.. bu arada toplu taşımalarda ingilizce anonsların yanı sıra çince anonslar da yapılıyor. çinli popülasyon çok fazla yani.. 
yeme içmelerimizi fisherman's daki balık restoranlarda yaptık. deniz ürünleri bu yerde fast food olarak ta servis ediliyor. zira biz birçok kez bu tabaklardan alıp iskelelerde sokak müzisyenlerini dinleyerek hoşça vakit geçirdik. bu arada meşhur dondurmaları geraldin i de tattık yani.(fena değildi ama eğer ben de dondurmadan anlıyorsam,  maraş dondurma tartışmasız bir numara) bu mekanda dondurmaları servis yapan kız da türk çıktı.:) yakasında yazan merve ismini görünce siparişleri türkçe verdik. merve 'nin tepkisi görülmeye değerdi doğrusu. o kadar özlemiş ki ailesini ve vatanını..
çin mahallesi
ayrıca golden gate park görülesi mekanlardan bir diğeri daha. bu parktan okyanusa doğru bakıldığında göreceğiniz kırmızı rengi ile sislerin arasındaki golden gate köprüsü, etkileyici doğrusu. 

aslında aktaracak daha bir sürü resim ve videolarım var ama sizi şahsıma özel bilgilerle sıkmak istemiyorum ve san francisco sayfasını burada noktalıyorum.
sonraki buluşmamız  los angelos ta olacak. takipte kalın..







22 Mart 2015 Pazar

ABD-chicago

tekrar merhaba.
"rüzgarın şehri" chicago ya buffolo dan bindiğimiz uçakla yaklaşık bir saat gibi bir süre sonra geldik. 

michigan gölü yanında kurulmuş illinois eyaletine bağlı  görkemli bir şehir burası. 
michigan gölü

chicago nehri
dediğim gibi biz tam yaz mevsiminin ortasında gittik. burası aynı zamanda blues türü müziğinin doğduğu yer olarak kabul edilir. bu sebepten, size şiddetle tavsiye edebileceğim bir mekan var.  kingston mines!.(lincoln park ta)burası blues performansı canlı olarak izleyebileceğiniz çok cool mekanlardan biri. her gece programları var ama özellikle perşembe, cuma ve cumartesi daha bir coşkulu . akşam 8 sularında başlayan program sabaha kadar devam ediyor. giriş 15$ kişi başı ve girerken fazla kuyruk beklenmiyor. ama benzeri mekanlardan daha bir sürü var tabi..
öncelikle burası büyük bir şehir. yapılacak oldukça çok şey var. biz de öncelikle şehri tanımak için birer  hop on hop off  bilet alıp şehri rehberlerden dinlemeye karar verdik. 



bu tip etrafı tanıtan turlarda seçenekler oldukça fazla. birkaç günlük bilet alabliyorsunuz ki bu daha mantıklı çünkü dediğim gibi şehir büyük bir şehir ve her yeri bir günde keşfedemezsiniz. 3 günlük bilet alırsanız (sanırım 30-35 $ gbi bir tutar) bu biletle sıra beklemeden bazı müzelere veya parklara girebilir aynı zamanda bu otobüsleri şehir içinde seyahat amaçlı olarak ta kullanabilirsiniz. yani istediğiniz kadar inip binebilirsiniz. biz biletleri michigan ave. dan almıştık. 
burası yani..arkada chicago tribune de gözünüzden kaçmasın!
yukarıda netten indirdiğim köprülerin açık olduğu hali görünen yer(chicago river).
evet şehirde görülecek yerler arasında sanırım ilk önce  navy pier e gitmiştik. birçok etkinliğin düzenlendiği, müze, alışveriş ve yemek seçenekleriyle (ünlü karidesçi bubba gump'ın da olduğu) göl üzerindeki meşhur iskelelerden birisi.
navy pier
sonrasında sky deck chicago ya gittik. ama fazla bir şey beklemeyin. zira her tarafı camdan oluşan bir kabinde çok yüksek bir binada, sanki boşlukta duruyormuşsun gibi bir his uyandıran, bir ufacık yer işte.. şöyle ki;
sky deck


 çıkışta akşam üzeri olmuştu. bir yağmur bastırdı aniden. bu kadar kısa sürede bu kadar yağmur gerçekten çok ilginçti. hemen niagara dan aldığımız muşamba yağmurlukları giydik ama yine de iç çamaşırlarımıza kadar ıslandık.
bu arada bir şeyi atlamadan geçmek istemiyorum. amerikanın neresinde olursa olsun bütün toplu taşımalarda klimalar en son ayarında çalıştırılıyordu. dışarısı çok sıcak olsa bile araca girdikten en fazla 5 dakika sonra üşümeye başlıyorsunuz. ilginçtir kimse de şikayet etmiyordu. işte biz de bu ıslanmanın arkasından motele dönmek için metroya bindik. şansımıza bu metro hattında ring yapan bir yer var. orada, neden olduğunu  anlamadım (belki iş çıkış saati olabilir) tam üç kere döndü mü!. o kadar üşüdük ki, şansımıza muhatap olacak bir sürücü de yok çünkü metro. ardından bir de otobüs bekledik. ay neyse o akşamı unutamıyorum. kendimizi motele zor atmıştık.

ertesi gün  tazelenmiş bir şekilde lincoln park taki hayvanat bahçesine gittik. kaldığımız yere biraz uzak olduğu için günün büyük bölümü orada geçti diyebilirim. eh güzel bir parktı. özellikle çocuklarınız varsa atlamayın derim..


daha sonra field doğal tarih müzesini gezdik. burası görülmeye değerdi doğrusu. gerçekten çok zengin içerikli bir müzeydi. tüm bu gezilecek yerlere şehir turlarıyla (hop on..) kolaylıkla ulaşabilirsiniz.

ayrıca tüm bu yerlerde her keseye uygun hediyelikler bulmak ta mümkün.
şehir turu otobüslerinden inince size bu meydanda bu turu kullandığınız için bedava chicago t-shirt'ü de veriyorlar.!

maalesef ayarladığımız motel  midway havaalanı na yakın sayılabilecek bir yerdeydi. biraz merkezden uzak yani. bu yüzden merkeze yani michigan gölü civarına gelmek için metroyu kullandık. oldukça sık gelen metro yolculuğumuz yaklaşık yarım saat sürüyordu. ama öncesinde metroya gelebilmek için, otobüse de binmek zorundaydık. aslında 10-15 dakika süren bu otobüs yolculuğunun tek sıkıntısı otobüsün sık gelmemesiydi.:( bizi  de havaalanında tanıştığımız bir güvenlik memuru yanılttı işte napalım. biz ucuz deyince tabii.. motelde bizden başka beyaz yoktu. gece yarısı yan odadan gelen sesler  oldukça ilginçti.:) yanısıra, motel fiyatı oldukça uygundu ve bir durak önce indiğimizde çok büyük bir market vardı. alışverişimizi çok hesaplı yaptık. durun size markette çok ilginç geldiği için resmini  çektiğim bamyaları göstermek istiyorum.
resmin sağındakiler bamyaymış.!
bir de buralarda gezerken yollarda tavşana veya sincaba falan rastlayabiliyorsunuz. benim için oldukça şaşırtıcıydı. yalnız bir amerikalı arkadaşım da istanbul da gezerken etrafta dolaşan tavukları görünce aynı tepkiyi vermişti.:)
fazla yaklaşınca kaçıyorlar.:)
yakında sırada benim favorim san francisco var. bekleyin.:)